23 Nisan 2014 Çarşamba

Bi

...en zeki canlıların kendimiz olduğunu bilmemize rağmen kutsallığa köleliğimiz bitmiyor. ne demek yani. aynaya baktı ve birden fikirlerinin bir kenara düştüğünü hissetti. içgüdüklerinle başbaşa kalmıştı.
içcücükleri yardımıyla kapıyı açtı ve dışarı çıktı, hava güneşliydi. resmi tatil dışı izin kullanmayan emeklilerin ödül töreninin yapıldığı meydanın yanından geçti. biraz yanında duran otobüsün orta kapısına 3 kişi aynı anda girmeye çalıştığı için omuzlardan sıkışmıştı.
herhangi bir lojmanın önünden geçiyorum. petek gibi. bal arıları. biraz ilerideki binanın üzerindeki duvar yazısını okumak için gözümü kısıyorum o anda bir vincin koca bir topuzu duvarı parçalıyor. geriye kalan harflerden "oro" yazısını seçebiliyorum. kebapçılar müşteri çekmek için "kebap şubab bibap" diye bağırıyor. kebapçının dış masalarının birinde oturan turist de"spuuuğn" diyor. garson da "sori" diyor, anlamıyor. yanına yaklaşıp, kaşık istiyor adam diyorum. ha evet çorba ha abi sağ ol diyor. neden iki gömlek bir pantolon daha alamadığını düşünüp içi içini kemirenler yanlarımdan geçiyor. gülümsüyorum. aptala dönüyorlar. anlamlandıramıyorlar. nasıl ya. nasıl gülerim diye aralarında fısıldaşmaya başlıyorlar. tüm diğer canlılar götü yenme tehlikesiyle karşı karşıyayken türümün getirisi olarak besin zincirinin dışındayım. ne güzel. bi çay söyleyip, içiyorum. bitsin bu kutsallığa kölelik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.