30 Aralık 2011 Cuma

Ekmekten Hüzün Pastadan Sevinç Çıkaran Adam

Son olarak bir de gereksiz bir başlık attıktan sonra aylık 'Atarlı Aydın' dergisine yazısını yetiştirmek için metrobüse doğru yürümeye başladı. Evi metrobüse 'bir sigara içmelik+ akşam yemeği düşünmelik + eve dönerken eve ne lazım lan' lık mesafe kadardı.
Ayı gibi uyuduğu için saat öğlen 15:23'ü bulmuştu, kalkması evden çıkması ise 16:37'yi bulmuştu. Ha bir de evden çıkarken geçen ay kaybettiği beresini de bulmuştu. O düz siyah olanlardan. Metrobüse kapıya götü kaptırmadan binmişti bile. Hayatındaki en büyük spor metrobüste kol kası çalışmak ve metrobüs virajları dönerken denge çalışmaları yapmaktı. Gençliğinde de pek sporcu sayılmazdı hani. Gerçi pek yaşlı da sayılmazdı zaten 32-33 falandı henüz ama görünüşü bir amca bir dayı olalı 5 sene olmuştu.
Atarlı Aydın dergisinin ofisine girerken apartman kapısının yanındaki yer altında bulunan çay ocağında çalışan Numan'dan yukarı göndermesi için bir çay istedi . Numan yüzü kırış kırış, bıyıkları sararmış bir adamdı. Belli ki görmüş geçirmiş, belli ki hayatın sillesini yemiş bir arkadaştı. Ya da bildiğin standart hıyar gibi bir adamdı. O da muhtemeldi. Bu ihtimal üzerinde fazla kafa yormak istemedi ve yukarı çıktı, yazısını basım için bıraktı, çayını içti, sigarasını içti. Dergiden çıktığında saat akşam 9'u bulmuştu. Ofiste diğer atarlı aylık dergileri okurken zaman adeta su gibi geçmişti . Metrobüse giderken bir sigara yaktı. Metrobüsün turnikeleri ufukta gözüktüğü zaman sigarası da bitmişti. Çok dakikti. Her şeyi planlıydı. Dakiklik onun göbek adıydı. Göbeği biraz büyüktü. Cipsi kolayı biraz kesmesi, çayını şekersiz içmesi gerekiyordu. Neyse. Bu başka bir mesele. Akbili bastı metrobüsü beklemeye koyuldu .Metrobüs beklerken yanlış zamanda yakılan sigaralara baktı,hepsi yarım yarımdı, zeminde enayi enayi yatıyorlardı. Herkes zamanlamasını iyi yapamıyor, bu da benim farkım diye düşündü.
Metrobüsün arkadaki 5 li sırasında yer buldu, çok sevindi şamata öğrencilerin mekanı olan bu koltuklara hemen götünü yerleştirdi. Şimdi kafasındaki tek düşünce melemenin yanına 1 lt kola mı yoksa 2.5 lt kola mı almalıydı. 2.5 lt daha ekonomik lan...

29 Aralık 2011 Perşembe

Büfedeki Dede Likörü

Bir varmış bir varmış alkol içilmeyen evdelerin bazılarında bile ömrünü sürdüren bir likör varmış. O likör ki evdeki tüm eşyalar değişse bile varlığını inatla sürdürürmüş.

Kimi içki şişeleri vardır içki içmeyen insanlar bile evlerinde dekor olarak kullanılırlar. Özellikle viskilere evlerde vampir muamelesi yapılır. Tamam viski yıllanabilen bir içkidir, tamam viski şişesini açıp oda sıcaklığında içebilirsiniz fakat şöyle bir şey var ki viski de bozulabilen ölümlü bir içkidir. Ayrıca şarabın da bir raf ömrü vardır. Şu şekilde anlatıyım. Her viski, her şarap yıllanması için bekletilmez. 100 yıllık şarap 30 yıllık viski diye gördüğümüz içkiler evde tozlu, kenara itilmiş, misafir için görüntülenen içkilerden olmuyor. Özel şaraplar ve viskiler yıllanıyor kaliteye göre, içeriğine göre onu ben de tam bilmiyorum. Sizleri bu konuda aydınlatayım dedim biraz. Hayır yani abi bak yıllanmış şarap var, hacı yıllanmış viski var diye bağırsaklarımızı, midelerimizi tehlikeye atmayın lütfen.