20 Şubat 2013 Çarşamba

İçimizdeki Blanka

Şiddetin doğuştan insanın genlerinde mi olduğu yoksa zamanla kültürel olarak toplum tarafından mı aktarıldığı mevzusu yüzyıllardır tartışılsa da bu konuda kesin bir yargıya varılamamıştır. Bu mevzuda kesin bir yargıya varmak güç olsa da her halükarda birey kendini hayatının bir bölümünde şiddetli bir olayın ortasında buluverir. Özellikle de erkekler öyle ya da böyle hayatının bir döneminde kendini bir kavganın veya şiddetli bir tartışmanın içinde bulur. Testosteron dediğimiz başına buyruk hormon da buna sebebiyet veren en önemli iç etkenlerden biridir.



Evet hepimiz bir düzine kavgaya tanık olmuşuzdur. Küfürler, tükürükler ve havada uçuşan tehditlerle dolu bir testosteron karnavalı. Filmlerde ve dizilerde de bu kavga dövüş olaylarını çok izlemişizdir. Özellikle aksiyon filmlerindeki kavgalar genellikle çok artistik bir şekilde gerçekleşir. Filmdeki aktör havalı bir cümle kullanıp karizmatik bir hareket yapar sonrasında da muhtelif tekmeler yumruklar bir nehir gibi akar gider. Olaylar çok nettir. Yumruklar hedefi bulur. Filmlerde ve video oyunlarında kim kimin ağzına kaç kere vurdu kim bayıldı uçtu gitti yok oldu hepsi gayet açıktır. Havada uçuşan "ne diyon lan sen" , "mnı goduumuun" veya "sen kimsin lan" gibi sözcük öbekleri yerine "bana bulaştığına pişman olacaksın lanet herif" " veya "sana bu yaptığı ödeteceğim kum torbası" gibi daha öznesi yüklemi yerli yerinde cümleler sarf edilir.

Gerçekte yapılan bir kavga kesinlikle hayal edildiği gibi ya da zihinde kurgulandığı gibi gerçekleşmez. İtmeler, boğaza sarılmalar, yaratıcılıktan uzak küfürler, uçan ayakkabılar, yırtılan gömlekler, gevşeyen tişört yakaları, tekme savururken ayrılan pantolon apış araları, yumruk sallarken koltuk altı yırtılan pardösüler, düşen telefonlar, saçılan bozuk paralar ve daha niceleri. Gerçekte hiç bir zaman tam anlamıyla epik bir kavga yaşanmaz. Bütün gün kıç üstü oturan ya da sırt üstü uzanan bünye kavga anında orantısız adrenalin salgısıyla dolar ve bu adrenalinle ne yapacağı şaşıran kişi hayatında yapmayı hiç düşünmediği enteresan hareketleri eyleme döker. Gerçekleşen kavgalar çok nadir net bir galibiyet ya da mağlubiyetle biter. Kavgalar genellikle "beni ayırmasaydınız onu gömecek idim gömecek" ya da "elimde kalacaktı şerefsizin evladı" gibi tepişme ertesi değerlendirmelerle sona erer. Gerçi iyi ki de böyle sona erer. Kimse kavga ederken kafası gözü yarılsın istemez fakat bunu kendine çok fazla itiraf da etmez. Yiğitliğe bok sürdürmez.



Dediğim gibi kavga ettiğin kişiye net bir ayar verme genelde filmlerde veyahut oyunlarda olur. Gerçekte ise adrenalin kavga sonrası yerini sürekli inip çıkan tuhaf duygulara, gevşeyen kazak yakalarına ve hüzünlü iç hesaplaşmalara bırakır. O yüzden siz iyisi mi filmlerde ve oyunlarda gördüğünüz hareketleri evlerinizde deneyin çünkü dışarıda bir kavga olduğunda ne olduğunu anlamadan birisi yakanıza yapışacak, gözlükler yerlere düşecek ve salyalar akacaktır. Bunların hepsini geçtim kavga da etmeyin. Tekken oynayın, Mortal Kombat oynayın, Street Fighter oynayın. Adamlar oturup o kadar oyun yapmış sen niye kendini yoruyorsun. Sende yani.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.