14 Ağustos 2012 Salı

Yangın merdiveninden kaçıyorum izimi sürmeyin!

Aylardan Ramazan ayı. Allah'a şükür ve şuku sunmak için mükemmel bir zaman. Elindekilerle yetin, Allah'a şükret ve önünden ye. Az izin, çok iş, maksimum verimlilik. Tüm bu beklentiler motor yağı performansından değil, insan evladından.

Çalışmak yaşamın arasında yapılması gereken bir yan faaliyetken, yaşamak çalışmaktan geriye kalan kısıtlı zamanın arasına sokuşturuverilen "boş" vakittir. Zaten en başından bir kere, çalışmadığın zaman dilimine boş vakitler sözcük öbeğini uygun görmek sıkıntılı bir mantıktır. Herhangi bir iş verenin işim olmadığı vakitler sıkılacağımı düşünmesini istemem. Sadece sıkıcı insanlar sıkılır.

İzin isteme sıkıntısı. İşe geç gelirsin ayıplanırsın, akşam çalışır ve işten geç çıkarsın yorumsuz, isimsiz, duyarsız geceler. Ya ben 3 gün izin alacaktım da, Allah belamı versin benim, evet, öyle demek istemezdim ama biraz iş dışında bir şeyler yapsam, etsem dedim ben, yani ne haddime biliyorum da. Şüpheli gözler, ee nereye gidiyorsun.

Tatilde ola ki metrobüs etkisini özlersem, diskoya gideceğim. Kalabalık ve sıkışık ortamda elimi,kolumu nereye koyacağımı bilemiyorum. Disko değil gece kulübü!!! Gece kulübü nedir ya, Playboy veri veri private blue night ovv yee beybi kuşağı gibi. Duyan da Heff Hugner'ın VIP konuğu sanacak bizi. Oysa öyle değil bangır bangır Soner Sarıbıdıbıdı çalıyor içerde, duyuyorsun işte. Bağrı açık gömlekliler Redbull-Votka içiyor. Snıff snıfff...Burası güneş kremi kokuyor. Kimi kandırıyorsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.