25 Temmuz 2012 Çarşamba

BI NKA BI

Paralel evrende kurt adamlar ve vampirler gene amansız bir savaş içindeydi. Ortalık kan gövdeyi götürüyordu. Tabi Beşiktaş halkının bundan hiç mi hiç haberi yoktu. Gece saat 2'yi geçmişti ve aralarındaki savaş gittikçe şiddetleniyordu... Beşiktaş'ta balık pazarının yanındaki kilisenin çanları gecenin saat 3'ü gibi çalmaya başlamıştı. İşin ilginç tarafı kimseler de bu sese uyanıp tepki vermemişti . Galiba bu sesleri kimseler işitmiyordu. O uyanıp bu sesi duymuştu. Çan seslerini duyuyordu. O sesler bir tılsım gibi onu kendine çekiyordu. Hava biraz serindi. Eşofman altı ve tişörtün üstüne bir de ceket giyip, kapıyı çekti ve sokağa çıktı. Havada tuhaf duygular uçuşuyormuş hissine kapıldı. Kafası karıncalanıyor gibiydi, tanımsız duygular yükselmişti içinde. Mide bulantısı, öfke ve hazzı aynı anda hissediyor gibiydi. Sokakta yürürken sıcak hava ve soğuk havayı beraber yaşıyordu.
Sokakların sadık dostu köpekler dışında kimseler etrafta gözükmüyordu. Sanki sinsi bir hırsız herkesin evine girmiş ve eterle semt sakinlerini bayıltmıştı. Balık pazarına yaklaştığında tok bir yumurta topuk sesiyle irkildi. Arkası dönük, siyah elbiseli bir adam ağır ağır kiliseye doğru yürüyordu. Adama gözükmemek için yolunu değiştirdi. Telefonla arkadaşını aramak istedi. Telefonu cebinden çıkardı fakat, hat çekmiyordu. Bir an kendine geliyormuş gibi oldu. Eve dönmek istedi. Evin yoluna doğru yürümek için arkasını döndü. Yolunu kaybetmiş hissine kapıldı. Gözü tanıdık binaları tarıyordu fakat etrafta bir tane bina dahi yoktu. Etraf sürrealist bir ressamın tablosuna benziyordu. Omzuna birinin dokunduğunu hissetti... Paralel evrende kurt adamlar ve vampirler gene amansız bir savaş içindeydi. Ortalık kan gövdeyi götürüyordu. Tabi Beşiktaş halkının bundan hiç haberi yoktu. Gece saat 2'yi geçmişti ve aralarındaki savaş gittikçe şiddetleniyordu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.