14 Temmuz 2012 Cumartesi

Kokusuz ve steril duyular

paketi yırtılmış, o çerezi alma abi. bu peynirin de etiketi sıyrılmış, şu arkadakilerden bir tane alsana. o daha steril, hijyenik, sağlıklı ve bombastik uzanıver bir zahmet. göz görmeyince gönül katlanır. bu lafın da desteğiyle yeni medya çağı bizi sürekli sikiyor. haberlerde gördüm öyleymiş. televizyonda gördüm 10 metreymiş. reklamını gördüm temizler, yalar ve yutarmış. peki ya diğer duyularımıza biraz ayıp olmuyor mu? görme duyusu her zaman en çok tercih edilen, güvenilen, tüm bilimlerin (lojilerin) en yakın dostudur. görmediğimiz şey olmamıştır, gerçekleşmiş olsa bile olayı görmediğimiz için bizim için o kavram varolmamıştır. en yakından bilmeye yaklaştığımız, çoğu zaman görmezden geldiğimiz hayvanlar. beylükdüzünden ümraniyedeki göt kokusunu bile alabilen kediler, köpekler. ya onlar? reklamlar, görseller onların umurunda mı? kokladığına mı güvenir, gördüğüne mi? bilinen tarihte insan hep bilinmeyenden korkmuştur. bizler de bu geleneği aynen devam ettirmekteyiz. olayları kavramaya, kafamızda beynimizin bir köşesine yerleştirmeye çalıştırmaktayız. buna ek olarak doğduğumuzda etrafımızdaki olayları kayrabilmemiz için küçük şemalar, doktrinler, bilimler, kanunlar koymuşuzdur ki her şeyi yeniden keşfetmekle hayatımızı harcamayalım. lakin her şeyi öncesinde anlaşıldığı gibi yaşamak, tüm öncesinde yazılanların, çizilenlerin dışına çıkmamak varolan bir çok farklı duyumuzu yok saymak olur.hayvanlar diyorduk. yok manyetik alan yaratıp avlanan köpek balıkları, yok vücut ısısını algılayıp, takip edip avlanan yılanlar veyahut kızılötesiyle böcek kovalayan yarasalar. bir yılan vücut ısısıyla bir diğer canlının yerini tespit edebilirken, ben vücut ısımdan vantilatörü açma zamanı geldiğini tespit edebiliyorum.
bu sebepten kendimi doğanın tepesindeki en iyi evrilmiş canlı olarak görmeyi ve piramitin zirvesine oturmayı red ediyorum.(sivri) semavi dinler doğadan her zaman için çekinmiştir. doğanın kapasitesini, yapabileceklerini kontrol altına almak için yüzyıllarca alttan alttan bilimi desteklemişlerdir. çünkü semavi dinlerin bir kısmı doğada insanları ve onla bağlantılı canlıları anlamak dışında bir uğraşta bulunmamıştır. semavi dinlerde insan dışındaki tüm diğer dünyevi canlılar insanlığa hizmet etmek için yaratılmış birer figüranlardır. hristiyanlıkta hala doğa şeytandır, keşfedilemeyen, kontrol altına alınamayan, kestirilemeyendir. bu sebeptendir ki şeytan genelde dağda bayırda dolaşan masum keçinin silüetindedir. şeytanın çıkış noktası da aslında yunan mitolojisinde ve diğer mitolojilerde de benzerlerine rastlayacağınız doğa tanrısı PAN'dır. bu bizim PAN da keçi görünümlüdür. etrafında hep karılar kızlar vardır. tuttuğunu siker. işte bu yüzdendir ki görsel medyada hala bizim şeytanımızdır, çekindiğimizdir.
neyse, diğer bir konu ise: kent bebelerinin organik bokları her yerde arayıp, onlara dünya paralar harcarken, bir yandan da doğayı steril bir biçimde, naylon poşette sevmeleridir. naylon poşet dediğin şey, petrol atıklarından yapılmış bir plastik türüdür ki normalde doğada maydonozla çok fazla yüz göz olmamaktadır. kulvarlar biraz farklı. organik patates yiyerek kimyasal kola içmenin keyfini sürüyorlar. bu organiğin de az reklamı yapılmıyor ha. insan zaten organik bir canlı, siz organik olmayan besinle niye yüz göz ediyorsunuz bizi. tekrar medyaya dönelim. ve insanoğlu/kızı/kayınçosu organik medyayı yarattı. doğala özdeş pampa. şuan yaşadığımız 'yeni' medya çağında imaj bombardımanlarına uğruyoruz. bu bombardımanların çoğu da görsel duyularımıza hitaben yapılmaktadır. organik görsellikler. görme duyularımıza, tüm lojilerimize öyle bir inanıyoruz ki tüm diğer duyularımızı yedek kulübesinde oturtuyoruz. maydonoz abimiz şuan çok elit ve nezih bıdı bıdı bistrolarda tabak kenarında uzanıyor. halinden o bile memnun gözüküyor. tabi ona da bir sormak lazım.
şeytan da şuan Mcdonald's'ın orda köşede bankta oturuyor ve diyor ki "vay amına koyayım bak bu organik siki benim bile aklıma gelmezdi". ayrıca şeytan da artık çocuklarını sezeryanla doğuracakmış . sezeryanın daha güvenilir bir yöntem olduğunu söylüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.