4 Temmuz 2012 Çarşamba

Patine yüzgecine kurban

File tapmak, kediye tapmak ya da ne bileyim ineğe tapmak. Özellikle batı kültürü, bir hayvana tapmayı gülünç bulmaktadır. Peki insana taparken neden yüce bir duyguya hizmet ediyormuş gibi böbürleniyoruz.(idol, fenomen, kahraman, ünlü...) "İnsan eğer isterse her şeyi başarabilir" ve "insan olmak ne güzel şey lan bir daha dünyaya gelsem gene insan olurdum" duygusu Will Smith, Tom Hanks gibi de aktörlerce filmlerde işlenmektedir. Hayvan sevmeyen kişi insan da sevmez derler. İnsana olan inancımız, kendi benliğimize olan inancımızla sıkı sıkıya bağlı olsa da, tek canlıya (homosapien) olan sevgimiz insanı da tam anlamıyla sevemediğimiz anlamına mı gelmektedir? O değil de, şu konuşan hayvan filmleri de artık pek çekilmiyor neyse ki, o neydi ya öyle. Bırak hayvanı özgürce havlasın, miyavlasın! Sen niye gidip de hayvanata İngiliz aksanı ile İngilizce dublaj yapıyorsun. Hayvanlar için, ya da aslında tüm insan dışı varlıklar için; evde tahmin edilen süreden fazla kalan uzaktan akraba gibiyiz. Dağdan geliyoruz bağdakini yiyoruz.
Kimseye saygımız yok, eyvallahımız yok, 5 lira borç verip 1 hafta lafını yapıyoruz. İnsanın kendi aklına hayran kalıp bir başka canlının beynini yok sayması kocaman bir bencillik. Her canlıya zarar verebilecek kadar yetkinliğe sahip olman diğer canlılardan üstün olduğunu kanıtlamaz. Delinin biri 50 kişiyi tarayıp öldürdüğünde o cesetlerden daha üstün olmuyor. Bu katliamı gerçekleştiren kişi tam olarak da bu üstünlüğü hissetmek için öldürüyor. İnsan olarak bizde üstünlüğümüzü kedi tekmeleyerek, yunusları hoplatarak, ayı oynatarak tasdikliyoruz. İnsan olmanın egosunu hayvanları kontrol ederek tatmin ediyoruz. Doğu olarak adlandırılan dünya ülkelerini batının değerlerine göre yargılamak ne kadar amacından şaşmış ise, karınca yiyenin "zekasını" insanlaştığı kadar değerlendirmek de aynı şaşkınlığı barındırıyor. İki ayak üzerinde duran insanı sürünen canlıdan üstün tutmak çok yaygındır. Yalnız söyleyeyim ayakta durmak yorucu, beli,sırtı ve ayakları ağrıtıyor. Bir başka canlıyı anlamaya çalışmak, bizi içinde bulunduğumuz dünyaya bir adım daha yaklaştırıyor. Fakat biz ne yapmışız? Her bayrama, önemli güne, kutsal güne insanoğlu olarak bir hayvan sokuşturuvermişiz . Paskalyaya tavşan, Yılbaşına hindiyi, kurban bayramına koyun, deve, inek. Kesiyoruz yiyoruz, bazısını kurban veriyoruz, kanlarını akıtıyoruz. (paskalya tavşanının başına bir şey gelmiyordu ama galiba, peki o paskalya yumurtası tavşandan mı çıkıyordu, off hayat çok zor) Yanlış tanrılara dualar ediyoruz. Niye kestiniz oğlum hayvanı deyince de insan mı kesseydim koyun kuzu varken cevabını alıyoruz. Sosyal canlıları öldürmek her zaman zordur.(bknz:insan) Bu sebepten sosyal bir canlı olarak görmediğimiz tavuğu, danayı afiyetle ekmek arası yapabiliyoruz. Akşam oluyor, karnım acıkıyor, hayvanlardan yana olan tavrımı kaybetmek üzereyim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.