6 Eylül 2012 Perşembe

Camekan cim

Trump Tower'da bir spor salonu var ve bu spor salonunun (cimin) dışarıya bakan kocaman camının önünde onlarca koşu bandı var. Bu koşu bantları direkt olarak yola bakıyor ve koşanlar doğrudan Mecidiyeköy'ün asfaltına bir depar atıyormuş gibi görünüyorlar. Biraz hızlı koşsalar banttan fırlayacak ve asfaltla kucaklaşacaklar. Ofiste patronlarına atarlanıp şehirden kaçmak için bandın üzerinde bir hırsla ayaklara bacaklara yükleniyorlar. lömbür lömbür. bıngıl bıngıl. tek umutları koşu bandının pencereden çıkıp havalanması ve uçan bandın onları daha az betonarme bir yere götürmesi. spordan çıkıp rezildanslarına gidecekler muhtemelen. rezildanslar onların için iyi bir ihtimal tabi, Gülbağ'da oturanı da çoktur. sürekli olarak yüksek binalarda yaşama durumu nasıl bir duyguyla yaşatıyor insanı. daha savannaya inmemiş ağaçlarda yaşayan atalarımız gibi ayağımız yere basmıyor çünkü aşağıda dolaşan vahşi hayvanlar var. tepeler iyi, esiyor buralar. binaların tepesinde. karaya ayak bastığı tek an arabasına binmeden önceki o kısa zaman aralığı. en çok bastığı zeminler fren ve gaz pedalı, ofis yüzeyi ve evdeki parkesi oluyor. toprakla ilerisi için yatırım yapacağı araziye bakarken temas ediyor, kuma ise sırf denize girme ritüelini yerine getirmek için basıyor. spor salonunda koşanın kulağında "I'm sexy and you know it" çalarken sallanan kıllı memelerini Adidas climate ile örtüyor ve asfalta karşı yaldır yaldır koşuyor. orada koşanlara Jon Lajoie'nin Everday Normal Guy diye bir şarkısı onu tavsiye ederim. hızını alamadıysan bu şarkının ikincisi de var. gerçi spor, plastik ve çelikle de olsa iyidir. yalnız onu bunu bilmem ama içeride koşanlar dışarıdan çok mal gözüküyor. eminim bir gün asfalttaki o istediğin arabaya ulaşacaksın.mcık. (Ha denetlenmiş organiği çok istiyorsan siktir git Bodrum'a mandalina topla. Mandalina ağaçları seni bekliyorum kuzum.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.