3 Ekim 2011 Pazartesi

Bir Zamanlar Anadolu'da

Nuri Bilge Ceylan'ın çekilen her filmine tezcanla izlemeye gidiyorum. Gene bir ödüller almış, gene güzel güzel kareler çekmiştir diyerek.

Neyse, Cumartesi günü yeni filmine gideyim dedim. Bilet aldım daha iki saat var o arada U2 Irish Pub diye bir yer keşfettim ve oturdum. (geç kalınmış bir keşif) Biraz kazık fiyatlara sahip olması ve nakit ödeme zorunluluğunu saymazsak oldukça keyifli bir yer. İyi biraları var. İki tane içtim. Filmde 17.45' de, geldi çattı zaman, Pub'dan zor koparak filme girdim.

Bundan sonraki paragraflar film hakkında 'Söyleme lan oğlum izleyecektim!' içerir;

Şimdi filmin konusu şöyle; bir katil var. ortada evli bir hatun var. arkadaşıyla evli o hatun. onun kocasıyla ile katil arkadaş yani. katil öldürüyor arkadaşını. katil hatunu seviyor şeklinde.(Bu kadar boktan anlatılır bir konu (: ) Tabi film gerçekte bu kadar çabuk akıp gitmiyor. Filmin ilk 1 saati yavaş akmasına rağmen etkileyici bir atmosfere sahip. Olayı çözmeye çalışıyorsun, köyün muhtarına gidiliyor, elektrikler kesiliyor, güzel kareler var kötü bir oyunculuk da göze batmıyor.


Fakat cesedi bulduktan sonra film uzuyor da uzuyor. Doktorun bıyıklarına yakın çekimler, savcının uzun ve gereksiz darlamaları, Yılmaz Erdoğan'ın komik bir karakter mi yoksa 50 yaşlarına yakın dertli emekli olmak isteyen sıradan bir adam mı olduğu çelişkisi izleyeni, telefona mesaj falan gelmiş mi lan acaba düşüncelerine sürüklüyor. Şimdi Nuricim, bu film bir yüzüklerin efendisi olacak bir kurguya sahip değil. Hani ben sanat yapıyorum hacı hayattan kesitler veriyorum desen de izleyen de insan evladı. Belgesel olsa tamam derim aa çok doğal. Gel gelelim, bu bir film. Sıkıntılı sigara içen adamlar izlemek isteyen her otobüs durağında ya da taksi durağında bu görüntüleri izleyebilir. İnsanların düşüncelere dalması için sigarayı uzun uzun körüklemesi de şart değil. Yani film Türk filmleri genelinde iyi bir film fakat, bazı yerler mayıs sıkıntısı verecek kadar uzatılmış. Yahu adam yakalanmış hala hastahaneye gelişini, arabaya binişinden, arabanın gidişinden, hastanenin girişine kadar gösteriyorsun.

Ben bunları söylüyorum da filmi bu kadar itin götüne sokmamdaki bir sebep de Fenerbahçe maçının aynı saate denk gelmesi. Bu çakışma sert sözlerimde büyük bir etken :). Yok bir de 4-2 yenmişiz, kaçırılacak maç değilmiş yav. 3 saat manzara filmi mi olur lan.



Sonuç olarak, filmin büyük bir derdi var desem, yok. Lakin olması da şart değil. 3 Maymun filminden sonra oyuncular da, kurgu da hafif kaldı bence. Ha zaten illa daha iyi olmak zorunda da değil zaten.

Yalnız şunu söylemeden de geçmicem! Ulan! Anadolu'nun ücra köşesi diyorsun bir tek toroslar var ücra köşenin özelliği olarak. Filmde elektrikler kesiliyor. Kırsal yer. Elektrikler sık sık kesiliyor. Ücra köşe ya. Fakat şöyle de bir şey var, Beşiktaş'ta da elektrikler paso kesiliyor, köyde elektriklerin kesilmesi o kadar da geçmişte kalmış bir olay değil yani. Söyleyeyim de ben.

Saygılar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.