10 Ekim 2011 Pazartesi

Çürüme ya da Kuruma

Oda buz gibiydi ki bu Risale fi Ma'anii'l-Akl'ı kısık mum ışığında okuyup anlamasına hiç yardımcı olmuyordu. Bir somun ekmekten kalan son lokmayı guruldayan midesine attı. Bu lokma sanki biraz olsun midesindeki ekşimeyi geçirmişti. Daktilonun üstünde bir parmak toz birikmişti çok uzun zamandır el değmemişti belli ki. Evde sadece bir kaç kuru limon ve biraz tuz kalmıştı. Birden bir ürperti geldi ve hırkasının düğmelerini boğazına kadar ilikledi. Artık tarlayı sürmesi gerekiyordu geçen hasat döneminde toplayamadığı tüm ürünler ya çürümüştü ya da kurumuştu.Birden gökyüzünde bir patırtı oldu kitabı kapatıp biraz dinlenmeye karar verdi.Gözlüğünü çıkardı ve masanın köşesine koydu. Yan odada duran kovadan bir avuç su aldı ve saçlarını ıslattı. Soğuk odada titrek mum ışığı dışında hiç bir hareket yoktu.

Birden 'ping' diye bir sesle irkildi elektrikler gelmişti sonunda. Dışarıda havai fişek atanlara sövdü. Kaç saattir götü donuyordu ve 17.Yüzyılda falan yaşadığı sanılıyordu. Mutfağa gidip kombiyi kökledi ve ping diye sesi çıkaran buzdolabını açtı kuru limondan başka bi sikim yoktu. Ayı arkadaşları önceki gün içtikleri tekila bardaklarını, tuzu muzu ortada bırakmıştı. İnsan toplar yahu diye geçirdi içinden. Bozuk Ayfonuna bakıp telefoncuya küfür etti ve yarın üşenmeyip telefonu yaptıracağına kendi kendine söz verdi. Yemeksepetini açıp iki tane steakhouse burger menü söyledi. Gene bokunu çıkarmıştı, bir tanesi neyine yetmezdi. Elektrik kesintisinden dolayı Beşiktaş belediyesine son bir kez daha küfür edip Farmville oyunundaki tarlalarına kivi dikmeye başladı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.