18 Ekim 2011 Salı

Sinemayı Hayattan Daha Çok Ciddiye Alan İnsan (Çok Acayipmiş Gibi Uzun Başlık)

Sinema derken torrent ve hemen-izle formatını da konuya dahil ettiğimi belirtmek isterim. Çünkü sinema biz gençler için ne kadar manitayla gidelen sinema salonu demekse bir o kadar da torrentten indirilen filmin kahve ve aşortman eşliğiyle izlencesidir.

İnsan evladı sürekli gelişen, evrimleşen, cinsleşen, depreşen bir canlıdır. Sinema insanı, atkı insanı, sarımsı sayfalı kitap insanı (Yellow Pages'i karıştırma lan!), kemik gözlük insan, drum tütün insan, ince uzun bacak bıyık boğazlı kazak insan, arada renkli giyinirim aklını alırım insan gibi insan çeşitleri birleşti ve yeni bir tür insanı yarattı ' nerden çıksa cevaplarım yetisine sahip olmak isteyen insan'.

Biz gençler iyi güzel yaşıyoruz da, tecrübelerimizin çoğunu görsel yoldan elde ediyoruz. Artık fazla zahmete girmemize gerek yok, aksi gibi buna zamanımızda pek yok. Deneme yanılma yoluyla tüm hayatımız boyunca yanılık (ben uydurdum) bir şekilde dolaşma riski bugünkü şartlarda çok yıpratır bizleri. Her neyse, örneğin bir konu açılıyor atıyorum kürtaj olsun muhabbet hemen "ya festivalde bir film izlemiştim kuzeyli bir yönetmenin çektiği, kızlar yasadışı kürtaj yapıyordu şu şudur bu budur". Konuyu yaşamadan, dinlemeden, biz zaten filmde izleyip öğrenmişiz. Ya insan tabi hayattaki herşeyi tecrübe edemez, ki görseller harika bir araçtır bilgi edinmek için fakat her boka maydanoz olmaya başladık lan. Şimdi ben televizyonu açtığım zaman ya maç izliyorum ya da belgesel.

Belgesel izleye izleye abuk sabuk bir çok konu hakkında fikir sahibi oluyorum. Sırtlanın dişisinin çükü olduğundan tutun ( aman fazla tutmayın), Taiwandaki Taipei 101 binasının depreme hangi materyaller sayesinde dayanıklı olduğuna kadar bilgi sahibi oluyorum. Bizim kuşak anekdot bilgi deposu haline geldi.

Wikipedia gibi siteler sayesinde Japonya'daki böcek dövüşleri hakkında da bilgi alıyorum, Afrikadaki Akan insanları hakkında da. Fakat bu aldığımız bilgileri bize sunulduğu gibi alıyoruz. Gerçi kullanım kılavuzu olmadığı için ben şahsen çok da fazla alıyorum. İstediğim miktar, istediğim aralıklarla alıyorum. Bilgi çöplüğü gibiyiz. Kısa, kısa, parlayıp sönen flaş gibiyiz. Her şeyin içinin boşaltılıp, kenara atıldığı bir çağda, yanıp sönen led ışıkları kadar kişisel bilgeliğimiz.

Anektod gençliği olarak buradan sesleniyorum, bu bilgileri alıp kıçımıza mı sokcaz :). yok lan gene güzel bence tüm bu gerekli gereksiz bilgiler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.